Cengiz Söylemezoglu
Avukat
İşçinin, müşteriden para alıp kendi kredi kartını çektirmesi iş akdinin feshi ve Sonuçlarına İlişkin Hukuki Mütalaa
İşçinin, müşteriden para alıp kendi kredi kartını çektirmesi iş akdinin feshi sebebi teşkil edip etmeyeceği İş Kanunu ve Yargıtay İçtihatları çerçevesince değerlendirilmiştir.
4857 sayılı İş Kanununun 25/2-e bendi uyarınca işçinin işverenin güvenini kötüye kullanması ve işçiye isnat edilen eylemin sabit olması halinde işveren tarafından haklı nedenle feshedileceği düzenlenmiş olup, söz konusu fesih için ayrıca bir zararın varlığı aranmamıştır.
Yargıtay’a göre, işçinin işyerindeki pos cihazını kullanması da güveni kötüye kullanma olarak kabul edilmektedir. İşçinin, işyerindeki pos makinesi ile işlem yaparak, kasadaki nakit tutarı uhdesine alıp, kendisine veya bir başkasına ait kredi kartını cihazdan geçmesi, işverenin güvenini kötüye kullanmak niteliğinde olup, işveren için haklı nedenle fesih sebebidir.
Yargıtay’ın bu konuda vermiş olduğu emsal karar örnekleri aşağıdaki gibidir; “…Somut olayda pompacı olarak çalışmış olan işçinin eylemi ceza dosyası içeriği ve tanık anlatımları ile sübut bulmuştur. Davacının müşterilerden nakit olarak verdiği parayı kendisine alıp, kendisine ait kredi kartıyla bu yakıt ve malları kendisine alıyormuş gibi işlem yaptığı sabittir. Ceza mahkemesinde fiil sabit görülmekle birlikte, olayda emniyeti suistimal suçunun unsurlarından olan zarar unsurunun gerçekleşmediği anlaşılarak beraat kararı verilmiş olmasının sonuca etkisi yoktur. İşçinin davranışı doğruluk ve bağlılıkla bağdaşmayan eylem niteliğindedir, iş sözleşmesinin feshi haklı nedene dayanmaktadır. İhbar ve kıdem tazminatı isteklerinin reddi gerekirken yazılı şekilde hatalı gerekçe ile kabulü bozmayı gerektirmiştir.”(Yargıtay 9. HD. 2009/7812 E. 2011/7280 K. 17.03.2011)
Somut olayda davacının; optik işleri ile uğraşan davalı işveren yanında satış elemanı olarak çalıştığı dosya içerisindeki fatura ve kredi kartı makbuzlarına ve davacının feshe konu olayla ilgili olarak davacı tarafından imzası inkâr edilmeyen irade fesadı altında yazıldığı da ispatlanamayan davalıya hitaben yazılmış belgeye göre davacı işçinin işyerinden mal satın alan müşterilerden malın karşılığı olan ücretleri nakit olarak aldığı, karşılığında kendi kredi kartını kullanarak satış meblağını taksitli olarak davalı işverenlik hesabına aktardığı anlaşılmaktadır. Bu şekilde bir davranış 4857 Sayılı Kanun’un 25/II’e maddesinde belirlenen işverenin görevini kötüye kullanma olarak değerlendirilerek kıdem tazminatı vc ihbar tazminatının reddi gerekirken kabulü hatalıdır.”(Yargıtay 9. HD. 2012/27552 E. 2014/20423 K. 18.06.2014)
“…Dosyadaki bilgi ve belgelerden davacının 18/07/2007 tarihli el yazılı açık ikrarından ve mahkemenin kabulünden kasa kontrol görevlisi olan davacının nakit parayla alışveriş yapan müşteriden nakit para alarak, 370,00 TL ödemeyi kendi kredi kartıyla yaptığı, davacının bu eyleminin açıkça doğruluk ve bağlılığa aykırı davranış olup bir kere yapılmasının eylemin niteliğini değiştirmeyeceği, davacının bu eyleminin işverene haklı fesih imkanı verdiği anlaşıldığından davacının kıdem ve ihbar tazminatları talebinin reddi gerekirken yerinde olmayan gerekçe ile kabulüne karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.”(Yargıtay 9.HD 2012/957 E. 2014/5349 K. 20.02.2014)
“…Somut olayda davacının kendi hesap açığını kapatmak için alışveriş yapmadan kendisine ve babasına ait kredi kartlan ile işyeri pos makinesinden para çektiği, bu durumun işverence öğrenilmesi üzerine savunması alınarak 24.10.2007 tarihinde iş sözleşmesinin feshedildiği, davacının ise daha sonraki bir tarihte hizmet akdini feshettiği iki bilirkişi raporunda da belirtilmektedir. Böyle olunca davacının doğruluk ve bağlılığa uymayan bu davranışları üzerine işvereninin iş sözleşmesini feshinin haklı nedene dayandığı ve davacı feshinden daha önce olduğu halde hükümde dayanak bilirkişi raporlarının dahi aksine davacının kıdem tazminatı alacağının kabulüne karar verilmesi hatalıdır.”(Yargıtay 9. HD. 2009/28460 E. 2011/47141 K. 05.12.2011)
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Merkezi ile de konu teyiden görüşülmüş olup, 3600 günün doldurulması halinde tazminata hak kazanıp kazanmayacağı ayrıca değerlendirilmiştir. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Merkezi çalışanın iş akdinin haklı bir nedenle feshedilmesi halinde prim gün sayısının dolmuş olması da dâhil olmak üzere herhangi başkaca bir etkene bağlı kalınmaksızın işçi kıdem tazminatına hak kazanamayacağı bilgisi alınmıştır. Bunun için işçinin iş akdinin feshinin iyi niyet ve ahlak kurallarına aykırılık nedeniyle 29 sayılı kod ile çıkış kaydı gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Ancak şunu da belirtmeliyiz ki konu Yargıya intikal etmesi halinde özellikle Yargıtay 9 Hukuk Dairesi ve Yargıtay 22 Hukuk Dairesinin birbirine zıt kararlar verdiği de görülmektedir. Konu ilk Mahkemelerde ve içtihatlarda da çok net ele alınmamış ve farklı görüşlere de yer verilmiştir.
Sonuç olarak; 4857 sayılı İş Kanununun 25/2-e bendi uyarınca işçinin işverenin güvenini kötüye kullandığı ve müşteriden para alıp kendi kredi kartını çektirmesi eyleminin sabit olduğu anlaşıldığından işveren olarak haklı nedenle işçinin iş akdinin feshedileceği Yargıtay kararları ve içtihatları ile sabittir.