
Zülal Erbil
Stajyer Avukat
İnsanların yaratıcılıklarını kullanarak oluşturdukları bir nesneyi veya objeleri işaretleme ve onları diğerlerinden farklı ve ayırt edici niteliğe büründürme içgüdüsü nesillerdir süregelen bir olgudur. Bu amaçla gelişmekte olan fikri mülkiyet kavramı; sınaî, ilmi, edebi ve sanatsal alandaki fikri çabanın neticesinde ortaya çıkan ve ticari alandaki her tür hakkı ifade etmek için kullanılan bir kavramdır. Fikri mülkiyet; “Fikri haklar” olarak adlandırılabilecek telif hakkı ve komşu hakların düzenlenmiş olduğu alan ile “Sınaî haklar” olarak adlandırılan ve marka, tasarım, patent ve faydalı model ve benzer unsurları bünyesinde barındıran iki ana bölüme ayrılmaktadır. Konumuz olan marka ve patent de, sınaî haklar içerisinde değerlendirilmektedir.
Markalar, bir mal ve hizmeti diğer bir mal ve hizmetten ayırt etmeyi sağlar ve işletmelerin en değerli varlıkları arasında yer almaktadır. Marka bir işletmenin tüm varlığını temsil eden işaretlerin (harf, logo, şekil, ibare ve slogan vs.) tamamıdır. Bir markanın en önemli ve öncelikli özelliği ayırt edici niteliği haiz olmasıdır. Bu işaret, sembol ve logoların ticari faaliyetler esnasında kullanılması gerekliliği ise şüphesizdir.
Bir işletmenin temsili için tam yetkilendirilen işaretlerin, yasal olarak tescilinin yapılmasına ve bunu kanıtlayacak belgeye marka tescili denilmektedir. Markalar tescil edildikleri ülkelerde korunur. Şöyledir ki; bir ülkede marka tescili almış olmak, ikinci bir ülkede o marka hakkının tükenmesine sebep olmaz. Bu nedenle tescil başvurusu, koruma talep edilen her ülkede ayrıca yapılmalıdır. Tüm Dünya ülkelerinde geçerli olacak bir tescil sistemi günümüzde bulunmamaktadır. Ancak toplu tescil sistemlerinden yararlanılabilir. Türkiye’nin yararlanabildiği 3 toplu tescil sistemi vardır; bu sistemlerin dışındaki ülkelere başvurulmak istendiğinde bireysel müracaatlar yer bulacaktır. Bunlar kısaca;
Topluluk Markası (CTM): Tek bir başvuru ile Avrupa Birliği ülkelerinin tamamında tescil olanağı sağlar.
Madrid Protokolü: Bu kapsamda yapılan başvuru ile 93’ün üzerinde üye ülkenin tamamı veya seçilen ülkeler için koruma sağlanabilmektedir.
OAPI (Afrika Birliği) : Tercih edilecek söz konusu tescil sistemi ile tek başvuruda 17 ülkede tescil başvurusu yapmak mümkündür.
Tüm dünyaya baktığımızda, pek çok işletmenin marka değeri işletme varlıklarının toplam değerinden oldukça fazla olabilmektedir. Bu sebepten, saygınlığı ve maddi getirisi yüksek markalara karşı dürüst olmayan(kötü niyetli) teşebbüslerin önlenmesi büyük önem taşımaktadır. Öncelikle markanın, esas sahibi adına tescil edilmesi gerekmektedir. Kaldı ki 556 sayılı KHK’da da; marka tescil başvurusunun kötü niyetli yapıldığına yönelik itirazlar ileri sürülebileceği gibi, KHK’da sayılan hallerde hükümsüzlük davası açılabileceği, ancak tanınmış markalarla ilgili davanın tescil tarihinden itibaren 5 yıl içinde açılması gerektiği, markanın tescilinde kötü niyet varsa iptal davasının süreye bağlı olmayacağı belirtilmek suretiyle kötü niyetli marka kavramına değinilmiştir. Türkiye’de marka tescilinde yetkili tek kuruluş Türk Patent Enstitüsü’dür. Türk Patent Enstitüsü’ne yapılan bir marka tescil başvurusunun marka tescil belgesi ile sonuçlanması sürecinin sonunda tescile uygun olmadığı için reddedilmesi de söz konusu olabilir. Bu nedenle, tescili talep edilecek markanın başvuru öncesinde marka hukuku açısından tescile uygunluğunun 556 Sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname çerçevesinde değerlendirilmesi gerekir.
Markaya yatırım yapmanın ilk adımı tescil müracaatı olmalıdır. Bir marka tescil ettirilmediği takdirde, kişilerin marka konusu yatırımlar üzerinden haksız kazanç sağlaması önlenemeyeceği gibi; bu şahısların markayı hukuki zemine taşımaları halinde asıl marka sahibinin büyük zarar görmesi de engellenemez. Çünkü markanın birebir aynısını veya yakın benzerinin tescilini alan kişi ya da işletme, hukuki işlemler başlatarak marka üzerinden asıl marka sahibi işletmeye karşı çeşitli iddialarda bulunabilmekte ve yaptırımlar uygulatabilmektedir. Ve yine kanun uyarınca belirli şartların gerçekleşmesi halinde markanın hükümsüzlüğü de söz konusu olabilecektir. 556 sayılı KHK nın 14. maddesinde de belirtildiği gibi, markanın tescil tarihinden itibaren beş yıl içinde haklı bir neden olmaksızın kullanılmaması veya bu kullanıma beş yıllık bir süre için kesintisiz ara verilmesi halinde, marka hükümsüz kılınır. Aynı zamanda markanın, cins adı olarak yaygın kullanımı, bir hükümsüzlük sebebi olmaktadır.
Başından itibaren tescil edilmemesi gereken marka tescillerinin gerçekleştiği veya sonradan ortaya çıkan birtakım nedenlerle, ilgili düzenlemelere aykırı hale gelen markaların varlığı görülmektedir.Bu tür olumsuzluklardan doğrudan zarar gören veya görecek olan ilgililer, markanın hükümsüzlüğünü, tescil gerçekleştikten sonra talep edebilmektedir.
Patent ise, buluş sahibinin buluş konusu ürünü belirli bir süre üretme, kullanma, satma veya ithal etme hakkıdır. Yeni, tekniğin bilinen durumunu aşan ve sanayiye uygulanabilir olan buluşlar, patent verilerek korunur. Patent verilmesi ile birlikte bazı haklar ortaya çıkar Bu hakları gösteren belgeye de patent adı verilir.
Sınaî mülkiyet haklarının içinde önemli bir yer tutan “patent hakkı”, özellikle gelişmekte olan ülkeleri daha çok ilgilendiren maddi olmayan bir ‘mala ilişkin hak’tır. Üçüncü kişilerin patent sahibine tanınmış olan bu haklardan izinsiz ve ticari amaçlı olarak faydalanmaları patentten doğan hakka tecavüz sayılmaktadır. Ancak üçüncü kişinin yaptığı fiil patent hakkının kapsamı dışında kalıyorsa, bu fiil tecavüz kabul edilmez. Dolayısıyla, hakkın kapsamı dışında kalan bu fiiller, aynı zamanda tecavüz nedeniyle açılan davada üçüncü kişinin tecavüz iddiasına karşı kullanabileceği savunma araçlarını oluşturmaktadır. Bununla kalmayıp patentten doğan hakkın sona ermesi veya patentin hükümsüz olduğunun ileri sürülmesi de savunma aracı olarak kullanılabilmektedir.
Patentler de marka tescili gibi hangi ülkede alınmışsa o ülkede koruma sağlayan belgelerdir.Nitekim patent hukuku da ülkesellik ilkesine tabidir. Türkiye’de alınan patent ile sadece Türkiye’de korunma sağlanmaktadır. Korumanın diğer ülkelerde de geçerli olabilmesi, söz konusu ülkelerde de buluşa patent alınması ile mümkündür. Tescilli olmayan patentlerin 551 sayılı Patent Haklarının Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ’ya göre patent hakkı sağlaması söz konusu olmayacaktır. Bu sebeple Türkiye’de belgeye bağlanmış bir patent ancak Türkiye’de koruma sağlar. Diğer ülkelerde de buluşun korunması istendiğinde, istenilen ülkelerin patent ofislerine, tescil için müracaat edilmesi gerekir. Patent başvurularında Türk Patent Enstitüsü tarafından 1 yıllık yenilik kriteri aranmaktadır. Bir ürün, icat edilmesinin üzerinden 1 yıl geçmesine rağmen patent belgesi için başvurusu yapılmamışsa kamuya mal olur ve patenti alınamaz. 551 sayılı Patent Haklarının Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname sadece tescilli patentlere uygulanmaktadır. Tescil edilmemiş ancak bir şekilde kullanılmakta olan buluşlar koruma kapsamı dışındadır. Bu tür buluşlar ancak genel hükümler yani Türk Ticaret Kanunu’nun haksız rekabete ilişkin hükümlerine göre korunmaktadır.
Patentin amacı buluş sahibinin ödüllendirilmesi, buluş yapmanın özendirilmesi ve buluşlarla ilgili bilginin ortaya koyulmasıdır. Bu bilgiler ışığında yeni kişilerin de yeni buluşlar yapmasına teşvikte bulunulur ve bu buluşların sanayiye uygulanması sağlanmaktadır. Böylece ülkedeki ekonomik gelişmeye büyük katkıda bulunulur. Patent koruma süresi biten buluşlar toplumun malı olmakta ve/veya gelişmekte olan ülkeler tarafından transfer edilerek kullanıma sokulabilmektedir. Patent korunması işlemi TPE tarafından 551 Sayılı KHK’nin ilgili hükümleri doğrultusunda yapılmaktadır.
Bir buluşun patent ile korunabilmesi için yeni olması, tekniğin bilinen durumunun aşılması ve sanayiye uygulanabilir olması gerekmektedir. Patent başvurusunda bulunan kişi aksi kanıtlanıncaya kadar bu hakkın sahibidir ve patent hakkı buluşu yapana veya haleflerine aittir. Dilekçenin TPE tarafından alındığı tarih, saat ve dakika itibarı ile başvuru süreci ve koruma başlamış olur. Başvurular patent siciline kayıt edilir ve Resmi Patent Bülteni’nde yayınlanarak ilan edilir. Yayın tarihinden itibaren 6 ( altı ) ay süre içinde üçüncü kişiler, ilanı yapılmış patentin içeriği ile ilgili görüşlerini TPE’ne bildirebilirler. Kabul edilen Patentler, başvuru tarihinden itibaren 20 ( yirmi ) yıl süreyle korunur. Patent hakkı mutlak hak olup bu haklar, hak sahibi tarafından herkese karşı ileri sürülebilir.