Ortak girişim kavramı (Joint Venture) her ne kadar tarih boyunca insanlığın işbirliği ihtiyacının karşılanmasında kullanılan bir kurumu ifade etse de günümüz iktisadi dünyasında belirli bir iş organizasyonunu ifade etmektedir. Türkiye’de de özellikle 1980 sonrasında uluslararası ticaretin önemli derecede gelişmesi ile birlikte kullanımı yoğunluk kazanan bir iş modelidir.
Günümüzde ortak girişim kavramı, Türkiye’de yabancı yatırımcıların yeni piyasalara giriş stratejisi olarak veya büyük altyapı ve inşaat projelerinin tamamlanması amacıyla yoğun bir biçimde kullanılmaktadır.
Ortak girişim kavramının Türk Borçlar Kanununu veya Türk Ticaret Kanunu’nda bir yasal düzenlemesi bulunmamaktadır. Buna karşın yargı kararları ve öğreti dikkate alındığında ortak girişim kavramı; hukuken ve iktisaden birbirinden bağımsız en az iki gerçek veya tüzel kişinin aralarında bir birlik meydana getirecek şekilde, belli bir ortak amaca ulaşmak ve kar elde etmek için oluşturdukları ve müştereken yönettikleri bir teşebbüs olarak tanımlanabilmektedir.
Buna göre ortak girişim kavramı altı unsurdan oluşmaktadır.
- Ortaklık Unsuru
Bir ortak girişimi oluşturabilmek için öncelikle birbirinden bağımsız iki veya daha çok gerçek veya tüzel kişi olması gerekmektedir.
- Ortaklar Arası Sözleşme Unsuru
Ortaklar arası sözleşme unsuru, ortak girişimin sözleşmesel bir nitelik taşıması gerekliliğini ifade etmektedir. Yani birbirinden hukuken ve iktisaden bağımsız iki veya daha çok ortağın, müşterek işbirliği yapmak üzere anlaşmış olmaları gerekmektedir.
- Kar Elde Etme Unsuru
Kural olarak ortak girişimler kar elde etme amacıyla kurulmaktadırlar. Bu nedenle ortak girişim sözleşmesinde ortakların kar ve zarara katılma oranları gösterilmektedir.
- Müşterek Amaç Unsuru
Ortak girişimde ortaklar müştereken taahhüt edilen belirli bir işi gerçekleştirmek üzere bir araya gelmektedirler. Bu ortak amaç çerçevesinde işbirliği yolu ile işin tüm gerekliliklerini müşterek olarak ortaya koymaktadırlar.
- Müşterek Yönetim Unsuru
Ortak girişimde ortaklar birbirlerine karşı bağımsız olmakla birlikte, müşterek yönetimde bir hukuka bağlıdırlar. Ortaklar arasında uygulanacak kural olarak öncelikle sözleşme hükümleri daha sonra ise genel hukuk kuralları uygulanacaktır.
- Süre Unsuru
Ortak girişim süre bakımından belirlenmiş süresi olduğu kabul edilmektedir. Bu bakımdan ortak girişimler sadece belirli bir proje için kurulabileceği sürekli bir iş için de kurulabilmektedir.
Türk Hukuku’nda ortak girişimler yapısal bakımdan değerlendirildiğinde ikiye ayrılmaktadır; “Sözleşmesel Ortak Girişimler” (Contractual Joint Ventures) ve “Sermayeye Katılmalı Ortak Girişimler” (Equity Joint Venutes)
- Sözleşmesel Ortak Girişimler
Sözleşmesel ortak girişimler, ortaklar arası ilişkinin sadece borçlar hukuku sözleşmesine dayandığı ve ortaklık için tüzel kişiliğe sahip bir ticaret şirketine ihtiyaç duyulmayan yalın bir modeldir. Bu modelin Türk hukukundaki karşılığı adi ortaklıktır. Adi ortaklık kavramı Türk Borçlar Kanunu’nun 620. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre, “Adi ortaklık sözleşmesi, iki veya daha fazla kişinin emeklerini veya mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir.”
Sözleşmesel ortak girişimlerde, adi ortaklığın niteliğine uygun olarak, ortaklığa bir sermaye tahsis edilmemektedir, söz konusu ortaklığın işleyişi ortakların giderlere belirlenen oranlarda katılması suretiyle gerçekleşmektedir. Bununla birlikte kardan ve zarardan kural olarak taraflar arasında aksine bir anlaşma bulunmadığı takdirde eşit hak ve sorumluluk bulunmaktadır. Ortaklığın borçlarından da ortaklar müşterek ve müteselsilen sorumludurlar.
Zaman içerisinde teknolojik yenilikler ve geniş altyapı ihtiyaçlarının artması nedeniyle büyük çaplı projelerin tek bir iktisadi organizasyon tarafından gerçekleştirilmesi zorlaşmıştır. Bu nedenle söz konusu projeleri üstlenecek organizasyonlar arasında işbirliği ihtiyacı doğmuştur. İşte genellikle uygulamada geniş çaplı altyapı projeleri, inşaat, ulaşım gibi projelerin gerçekleştirilmesinde sözleşmesel ortak girişimlerin kullanıldığı görülmektedir. Bu noktada sözleşmesel ortak girişimler sadece belli bir projenin ömrü ile sınırlı olarak kurulmaya müsait iş modeli oldukları için tercih edilmektedirler. Türkiye’de de birçok büyük çaplı yatırım, ortakların sözleşmesel ortak girişim kurması yolu ile gerçekleştirilmiştir.
- Sermayeye Katılmalı Ortak Girişimler
Sermayeye katılmalı ortak girişimler ise ortak girişim kavramının temelini oluşturan işbirliği ihtiyacını karşılamak üzere tüzel kişiliğe sahip bir ticaret şirketi kurulması yoluyla oluşturulan ortak girişimlerdir. Sermayeye katılmalı ortak girişimler niteliği gereği daha karmaşık ve uzun süreli işlerin gerçekleştirilmesi amacıyla kurulmaktadır.
Sermayeye katılmalı ortak girişimler, taraflar arasında anlaşılan temel sözleşme kapsamında bir ticaret şirketi kurulmasını ve bu şirketin ortaklaşa idare edilmesi temelinde oluşmaktadır. Bununla birlikte taraflar arasında sözleşmesel yükümlülükler ve ortaklıklar hukukundan kaynaklanan yükümlülüklerin yanı sıra şirketin işleyişine ilişkin uydu sözleşmeler bulunmaktadır. Yani sermayeye katılmalı ortak girişimler sözleşmesel unsur ile kurumsal unsurun bir araya gelmesinden oluşan daha kapsamlı bir işbirliği modelidir.
Sermayeye katılmalı ortak girişimlerin düzenlenmesinde sözleşmelere ilişkin hukukun yanı sıra ticaret şirketlerini düzenleyen Türk Ticaret Kanun’u dikkate alınacaktır.